Afrika İçin Kalıcı Çözümler 1
Toplam okunma sayısı: 2028
17 Ağu 2011
Olaya bodoslama girmemek lazım elbette. Afrika’nın yaşadığı, yaşadıkları herkesçe malum bir gerçek. Yaşananların arka planında yani sebeplerinde bir şeylerin olduğu Afrika’nın bir yerde bir hata yaptığı aşikar.
Günümüz dünyasının da Afrika’nın bu halde olmasında katkısı çok büyük bu da aşikâr. Peki bu noktada bizler pozisyon itibari ile ne ve neler yapmamız gerikiyor. İşte burası sanki biraz karışık gibi.
Şöyle bir fikir jimnastiği yapalım bence. Bizler Allahın bahşetmiş olduğu dört mevsimi bir arada yaşayan toplum olarak Allahın nasipli kulları gibi gözükmekteyiz. Bu nasibi eğer iyi kullanırsak sürekli lehimize olacağı da ortada. O zaman ne yapmalıyız. Mesela Afrika kuraklık yaşadığında bizler ağlaya sızlaya yardım mı etmeliyiz. Yoksa ya bu duruma düşmeseydiler kendi ettiklerini çekiyorlar deyip de yan gelip yatmalı mıyız? Yoksa ya bu Afrika’nın bir sürü zenginlikleri var çıkarsınlar da satsınlar işlesinler ve ticaret yapsınlar ve ekmeklerini kazansınlar mı demeliyiz. Yoksa başımızı iki elimizin arasına alıp Afrika’nın sürekli balık tutabilir hale gelmesine yardımcımı olmalıyız. İşte tam bu noktada aklıselim devreye girip şunları haykırmakta bizlere. Ey insanoğlu kalk ve uyan bugün dünyada çocuklar, insanlar açlıktan ölmekte. Açlıktan açlıktan. Açlık ya ne demek bu açlık acaba. Onun içindir ki bu günlerde Anadolu halkı seferber olmuş dünyanın bilmediği yerlerinde açlıktan ölen insalara bir yudum su yetiştirmek için birbiri ile yarışmakta. Çoluk çocuk demeden yardıma koşan bu Anadolu halkını elbette Allah ödüllendirecektir. Elbette bunun Allah katında bir karşılığı olacaktır. Dolayısıyla böyle bir olağanüstü durumda tüm varlığını ortaya koyan Türkiye halkını canı-ı gönülden tebrik etmek gerekmektedir. Bu duruş bizim asli olan vazifemiz olmakla birlikte damarlarımızdaki kanın hakkını vermekle de izah edilebilir.
Bu hakkı verirken kaçırmamamız gereken çok önemli bir nokta var. Olağanüstü olan bu durumda yardımlarımızı yaparken bu yardımları nasıl bir strateji ile yapıyoruz. Kısa vadeli hadi biz balıkları getirdik alın bir de Allah razı olsun deyin bize yeter mi mi diyeceğiz. Yoksa bu yardımları kısa orta ve uzun vadeli balık tutma hadisesine mi çevireceğiz. İşte tam bu noktada Türkiye’nin yapılması gerekenler noktasında ayrıca bir strateji geliştirmesi şarttır. Mesela Türkiye’nin Afrika’nın bu duruma tekrar düşmesini önlemek için uluslar arası arenada Türkiye merkezli bir platform oluşturması gerektiğini düşünmekteyim. Bu platforma sivil toplum örgütlerini dahil edip hatta devletin bu konuda araştırma yapan tüm mercilerini çalıştırıp bölge için kalıcı olabilecek çözümleri nasıl oluşturabilir izi araştırması gerekmektedir. Bu bağlamda benim gönlüm İslami Araştırmalar Vakfından tutunda İlim Yayma Cemiyetine, Kimse Yok mu Derneğinden tutun da Anadolu Gençlik Derneğine kadar tüm ama tüm sivil toplum örgütlerini Afrika da kalıcı çözüm için birlikteyiz de görmek isterim. Evet Afrika için kalıcı çözümlere uluslar arası sivil toplum örgütleri de dahil edilebilir ve hatta davet edilmelidir. Afrika zaten çözüm üretemiyor. Yani öyle olmalı ki, Türkiye çözüm yolunda insani adımları ile yıllardır koskoca UNİSEF’in çözemediği ni çözebilmelidir. Eğer gerekiyorsa Türkiye’den de bir uluslar arası UNİSEF oluşturulabilmelidir. Türkiye için tamda zamanıdır. Bu kadar yardımlaşma faaliyetlerinin profesyonelleştiği bir ortamda neden bu çalışmalarımızı uluslar arası bir hale dönüştürmeyelim. Neden bu tarz toplumlara yardım edebilecek herkesin ama herkesin destek verdiği bir kurumun doğuşunu Türkiye’den başlatmayalım. Uluslararası kalitede, Uluslar arası ölçekte ve tüm toplumların destek verebileceği Türkiye merkezli bir çalışma neden başlatmayalım neden olmasın. Palyatif çözümler üreten değil kalıcı çözümler üreten, problem odaklı değil çözüm odaklı çalışan, uluslar arası sermayenin kuklası değil yetimin hizmetçisi olan, din odaklı değil insan odaklı çalışan, gittiği yere açlık götüren değil, gittiği yere adalet götüren bereket götüren bir uluslar arası yapıya, bir kuruma, artık dünyanın ihtiyacı var. Dünya arenasına baktığımızda bu olayı gerçekleştirebilecek tanıtacak ve hakkıyla yapabilecek bir tek ülke olarak Türkiye’yi görmekteyim. Bilmem katılırmısınız.