Nefes Alan Kobiler
Toplam okunma sayısı: 1887
01 Oca 2011
İnsanların yaşamlarında hayatın içinde olana, hayata dair çok farklılıklar ve çeşitlilikler var. İnanç olarak kimileri tek tanrıya inanırken kimileri üçlü tanrıya inanmışlardır.
Kimileri ineğe, kimileri ise bildiğimiz puta taparlar. Bu süreç insanlığın varoluşundan beri devam eden sürekli aktif bir vakıadır. İnsanların inanç sistemleri yaşadıkları hayatı şekillendirdiği gibi, tam tersi olarak yaşadıkları hayatı veya asrının reel gerçeklerini sanki bir inanç sistemi gibi benimsemiş ve hayat tarzı yapmış insanlar da mevcut. Tabi insanlar çeşit çeşit, akıllar farklı, düşünüşler farklı, coğrafyalar farklı, hayat buluşları nefes alışları farklı. Nefes almak herkes için değişmeyen elzem mi elzem bir şey. Nefes denilince tabi insan şöyle bir duraklıyor. Çok geniş bir kavram. Bir nefes ne kadar önemliymiş meğer. Her şey bir nefes almak için diye bir yorum yapsak abartmış olmayız sanırım. Kâinattaki tüm varlıklar sürekli nefes almakta ve bulundukları ortama negatif veya pozitif bir değer katmaktalar. Bu değer bazen öle bir değer ki nefes alamayan güneş bile söneceği kanısındayım. Yani ateşin bile nefes almaya ihtiyacı var. Hani sorarlar ya uzayda yaşam var mı diye. Bu tezimizle uzayda yaşam olduğunu kanıtladık sanırım. Bir kere uzayda nefes alıp veren varlıklar var bunu kabul etmek zorundayız. O zaman şunu söyleyebiliriz nefes almayan hiç bir canlı yoktur. Biz insanlarda hayatın farklı alanlarında sürekli nefes almak isteriz. Sevmek sevilmek isteriz. Yaz mevsiminde şöyle güzel bir nefes almak, güzel bir tatil yapmak isteriz. Bu anlamda vücudumuzun her organının nefes alışı ve bizim o alınan nefesi yorumlayışımız farklıdır ve öyle de olmalıdır.
Bu anlamda halklar, kalabalıklar, toplumlar da nefes almak isterler. Bunu bilen yöneticilerde toplumların nefes alabilmeleri için gerekli olan her türlü sosyal hukuksal ortamları hazır etmek için uğraşırlar. Yani toplumlarda da asıl olan nefes almaktır. Eğer toplumları Mısırda olduğu gibi nefessiz bırakırsanız o toplum da nefes almak için elinden geleni ardına koymaz. İlla nefes alacaktır. Nefes almaz ise biteceğini yok olacağını bilir.
Lafı çok fazla uzatmadan asıl konumuz olan İnşaat sektöründe ki nefes boruları ve bu nefes borularını tıkayanları konuşarak devam edelim. 2003 yılında başlayan ve sürekli ivme kazanan iç piyasadaki inşaat sektörü reel iş potansiyeli kobileri güldürmekle kalmadı aynı zamanda üretim için yeni yatırımlar ve yeni üretim parkurlarını da peşi sıra getirdi. Geçtiğimiz beş altı seneyi devamlı büyümeyle kapatıp arada 2007 küresel kriz sektesini de yaşamasaydı herhalde ihracattaki nefes alışımız daha büyük soluklu olurdu. Tamda şimdi bu noktada sektörün nefes alışverişi iç piyasada yavaşlamışken dış piyasa gibi bir seçeneği gören hükümet yetkilileri hem iç piyasa dengeleri açısından hem de iç politika açısından olması gerekeni yaptıkları kanaatindeyim. İşsizliğin hala çok yüksek olduğu Türkiye’de yetkililerin siyasi görüşlerine hiç bakmadan kolundan tuttuğu kobiyi yurtdışına götürmesi açıkçası takdir edilmesi gereken bir konu. Hani şunu söylemek istiyorum. Bu çalışma tamamen nefes borularını nefes alabilmek için farklı yerlerden ama mantıklı yerlerden açmaya benzer. Bir şekilde nefes almak zorundasınız yoksa yaşayamazsınız. Şimdi düşünsenize geçtiğimiz beş altı sene içinde işler gerçekten iyi gitmiş ve siz sürekli yatırım yapmışsınız, eleman almaya devam etmişsiniz. Ama piyasada iş azalmış ve rekabet çoğalmış. Elemanlar birikmiş, birikmiş ve piyasada iş kalmamış. Ne olacak o elamanın hali? İşsiz. Onun için ihracat konusunda farklı düşünenleri anlamakla birlikte nefes alabilmek için de bazı zaruretlerin olduğu yerde memnu olan şeylerin mubahlaşacağını gözden ırak etmemek gerektiği kanısındayım.
Nefes almak, nefes vermek için uğraşırken arada nefes borularını tıkamak isteyenler de olabilir. Birilerinin ihracat yapan firmalara hem içte hem de dışarıda çeşitli oyunlar tezgâhlayıp uygulamaya koydukları da aşikâr. Onun içindir ki yola çıkmış kobilerin de bu anlamda dikkat etmeleri gerekmektedir. Başbakanlık İhracatı Geliştirme Merkezinin hazırlamış olduğu ülkeler hakkında ki ülke masaları ve bilgi bankaları kesinlikle incelenmesi gereken detaylarla dolu. Tabi bizimde yayıncı olarak ihracatçılardan dinlediğimiz onlarca gelişme ve olay mevcut. Bu yaşanmış olaylardan ve tecrübelerden yola çıkarak okurlarımızı uyarmak boynumuzun borcu oldu. Okurlarımız ayrıca bizlere yurtiçi ve yurtdışında yaşadıkları olayları yayınlarımızda kullanmak için gönderebilirler.