Thbb Başkanı Ayhan Güleryüz:Türkiye Beton Üretiminde Avrupa Birincisi (1), Dünya Dördüncüsü (4) Oldu
Toplam okunma sayısı: 2851
30 Mar 2012
İnşaat Trendy: Ayhan Bey öncelikle röportajımıza Beton sektörünün Türkiye de ki konumundan, sektördeki gelişmelerden başlamak istiyorum. Hazır beton sektörü konusunda genel olarak neler söylemek istersiniz.
Ayhan Güleryüz: Beton son yılların yükselen yıldızı konumunda. Beton sektörü İnşaat sektörü içinde en hızlı büyüyen alt sektör kalemlerden bir tanesi. Hatta inşaat sektöründe ki büyümenin 3-5 puan üzerinde seyretmekte. Çünkü Türkiye Hazır Beton Birliği 1988 senesinde kurulduğunda 1,5 milyon m3’lerde başlayan hazır beton üretimi şu an 90 milyon m3’e doğru baş döndürücü bir hızla gelişimini sağlamıştır. 90 milyon m3 ile de Avrupa’nın en çok beton üreteni ve Dünya’nın da 4. en çok beton üreteni konumunda. Bunlar ciddi rakamlar. Kişi başı beton üretimlerinde de 1 m3’ü geçmiş vaziyetteyiz. Önümüzde ki dönemde rakamların artacağını düşünüyorum. Geçmişte yaşadığımız depremler ve yakın zamanda olan Van depreminden sonra insanların betona olan bakış açıları da değişti. Betonun ne kadar hayati bir önem taşıyan malzeme olduğu ortaya çıktı. Deprem bize kaliteli betonun, standartlara uygun beton üretiminin önemini tekrar hatırlattı. Tabi burada Türkiye Hazır Beton Birliği’ninde öneminden bahsetmeden geçemeyeceğim. THBB kaliteli betonun üretiminde öncü olan bir kuruluştur. Kaliteli betonun üretimini sağlayacak şekilde firmaları senede 4 defa denetleyip ilgili firmalara KGS dediğimiz Kalite Güvenlik Sistemi sertifikasını vererek çalışmaları koordine etmektedir. Aynı şekilde Van depreminde gördük ki oradaki 11 hazır betoncu da bizim birliğimize üye değiller. Eğer bu firmaları biz denetleyebilseydik ve betonlarını kalite standartlarına getirebilseydik sonuç daha farklı olabilirdi. Tabi Van depreminde ki yıkımda bunları tamamen sorumlu tutmuyorum. Çünkü depremlerde sadece beton kalitesi değil, zemin önemli, doğru projeler önemli, belki de bazı betonların kalitesi de iyiydi ama sonuçta ortada. Depremden sonra Van da yaptığımız araştırma da maalesef aldığımız karotlarda beton dayanımlarının C9-C10 yani cm2 de 90 kg-100 kg taşıyan betonlar olduğunu gördük. Bu betonların minimum olması gereken değer 200 kg/ cm2 nin altına düşmemesi lazım ki buda C20 betondur. Bu sebeple Türkiye Hazır Beton Birliği olarak bizler diyoruz ki birinci derece deprem bölgelerinde C30 yani cm2 de 300 kg değerlerinin altındaki beton kullanımının yasaklanmasını istiyoruz. Bunun zorunlu hale getirilmesini istiyoruz. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Toki başkanı ile yaptığımız görüşmelerde Türkiye Hazır Beton Birliğinin ilgili kuruluşlara zorunlu hale getirilmesi talebinde bulunduk. Çünkü biz de depreme karşı alınacak tedbirlerde etkin görevler almak istiyoruz. Biz bir sivil toplum örgütüyüz. 1995 senesinde Bakanlar Kurulu kararı ile önüne Türkiye ünvanını almış nadide kuruluşlardan biriyiz. Ayrıca Ermco Avrupa Hazır Beton Birliğinin de üyesiyiz. Oradaki çalışmalarımızda süratle devam etmektedir. Bu sene İtalya’nın Verona kentinde olan Ermco’nun Beton kongresi ve fuarı 3 senede bir yapılmakta ve biz 2015 senesine talip olduk. Ermco’yu İstanbul’a getirmek istiyoruz. Başkanlar toplantısında talebimizi yaptık ve bizden başka rakip de çıkmayacak gibi gözükmekte. Avrupa biraz da krizle boğuşmaktan buna vakit ayıramamakta. Zaten biz 90 milyon m3 ile Avrupa’nın en fazla hazır beton tüketen ülkesi olduğumuz içinde büyük bir ihtimalle fuar bize verilecek. Bu fuar içinde 2015 senesine kadar süremiz var. Biz şimdiden kollarımızı sıvadık ve çalışmalarımıza da başladık diyebiliriz. Bu çalışmalar aynı zamanda Türkiye’nin tanıtımına da büyük katkılar sağlayacak.
İnşaat Trendy: Hazır Beton konusunda uluslar arası ölçekte bir değerlendirme yapacak olursanız diğer ülkelere kıyasla Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ayhan Güleryüz: Beton üretiminde Dünya da 4.sıradayız. Paralel olarak çimento sektöründe de 4.sıradayız. Bu bağlamda Avrupa’yı ele alırsak Avrupa artık alt yapısını tamamlamış. Yani belli bir doygunluğa gelmiş vaziyette. Beton tüketimleri durağan gözüküyor. Ama Türkiye de şu an yapılan alt yapı yatırımları tam gaz devam etmekte. Deprem gerçeğine karşı kentsel dönüşüm atakları başlamış vaziyette. Zaten Türkiye de şu an 19 milyon konut var. Bu 19 milyon konutun % 30’u yani 8 milyon konutun yenilenmesi planlanmakta. 8 milyon konutun yenilenmesi çok ciddi bir rakam. Tabi bu yenilenme için yaklaşık 400 milyar dolar para harcanması öngörülmekte. Türkiye’nin de yılda kestiği fatura 850 milyar dolar olarak düşünürsek kesilen faturanın yarısını hemen harcayamaz. O zaman bu rakamı 10 senelik bir zamana yaymak daha reel gözükmekte. Tabi kentsel dönüşümle konut yenileme değil de kentsel anlamda bir yenilenme hedeflenerek uydu kentler, uydu şehirler oluşturulmalı. Geniş yolların, parkların, otoparkların olduğu geniş bir yapılanma ile ancak olayı çözebiliriz. Çünkü İstanbul’un artık damarları tıkanmış vaziyette. Artık bu damarlarımızı yollarımızı açmamız lazım. Bu bağlamda modern yapılanmanın izin verdiği ve eski mimarinin de gözden kaçırılmadığı yerleşim alanları oluşturmamız gerekmekte. Tabi şehrin silüetini bozmadan bir yapılanma şart. Mesela İstanbul boğazı kenarında yüksek katlı binalara izin verilmemesi bizim de düşüncemiz. Şehrin silüetini etkilemeyecek geniş boş alanlarda yüksek katlı binalara tabi izin verilebilir.
Bizde nüfusun % 80’i şehirlerde % 20’si ise kırsal alanlarda yaşıyor. Yani Türkiye’nin aslında çok boş alanı var. Sağlam zeminli yerlerimiz var. Yapılanmanın da daha geniş alanlara yayılması gerekiyor. Mesela İstanbul da bardak taşmış vaziyette. Biz hala dolu bardağa su dökmeye çalışıyoruz. Biz İstanbul’a bundan fazla yük yüklememeliyiz. İstanbul bu yükü kaldıracak durumda değil. Olası bir deprem halinde istenilmeyen çok kötü sonuçlarla karşılaşabiliriz.
Tabii şehrin nüfus yoğunluğunun oluşmasında en önemli etkenlerden birisi de sanayi. Sanayi bölgelerini daha boş alanlara kaydırmalıyız.
İnşaat Trendy: Sizce Türkiye’nin alt yapı Problemi var mı? Varsa Türkiye Hazır Beton Birliği’nin şehirlerin alt yapıları konusunda bir çalışması var mı?
Ayhan Güleryüz: Bizde alt yapı her zaman sonradan planlanır. Önce bir üst yapılır, ondan sonra alt yapı ele alınır. Zaten Türkiye’nin problemi de burada. Tabii master planlar, daha büyük ölçeklerde olmalı ve şehirleşmenin yapılacağı yolların geliştirildiği, kat yüksekliklerinin belli olduğu çalışmalarla olaya bakmamız gerekmekte. Bu konuda gördüğüm kadarı ile hükümet çalışmalarını yapmış vaziyette. Geçenlerde şehircilik bakanının konuşmasını dinlediğimde bu planların yapıldığını ve bu planlara uyulmaya çalışıldığını söyledi. Hükümeti de bu konuda kararlı görmekteyim. Kentsel dönüşüm bu dönemde halledilebilir diye düşünüyorum. Çünkü hükümet seçim kaybetmeyi de göze alarak bu işe girmiş vaziyette. Bunu da başaracaklar diye düşünüyorum. Bu kentsel dönüşümde artık siyasi kavgaların da bir tarafa bırakılarak topyekûn bir hareket tarzı geliştirmemiz gerektiğini kavramalıyız.Yani herkesin, her siyasi kesimden insanın her görüşteki insanın iştirak etmesi ülkemiz açısından faydalı olacaktır. Sonuçta bu binalarda yaşayan insanlar bizleriz. Çoluğumuz çocuğumuz, bunların hayatları söz konusu olduğu için gerekli önemi göstermeliyiz. Akın Bey aslında kentsel dönüşümün çok fazla dile getirilmeyen ama en önemli noktası olan sosyal yönünü de incelemeliyiz. Bir kere insanların şehir veya toplu yaşam algılarını öncelikle değiştirmemiz lazım. Mesela Van da ki depremde hep birlikte gördük ki yardım kamyonları neredeyse yağmalanıyor. Ama Japonya da bir deprem oldu kilometrelerce bir kuyruk oluşmuş insanlar tek sıra sükûnetle yardımın dağıtılmasını beklemekteler. Bu öncelikle eğitimin önemini gösteriyor. Japonya da insanlar bu konularda eğitimli ve hazırlar. Felakete karşı da hazırlar. Biz de bu konularda kendimizi geliştirmeliyiz. Öncelikle kafamızda köklü bir değişim yapma zorunluluğumuz var. Bu bağlamda üniversitelere basına sivil toplum örgütlerine çok büyük görevler düşmekte. Bu konuda bizlerde çalışmalarımızı yapıyoruz. Biz şu an hazır betonda 12.000 kişiyi eğitmiş vaziyetteyiz. THBB olarak santral operatörleri, mikser operatörleri, pompa operatörleri, laboratuarlar gibi dallarda eğitimlerimiz devam etmekte. Bu eğitimlerden sonra sertifika da vermekteyiz. Türkiye de sertifikalı eleman çalıştırmalıyız. Türkiye de ki sorun ise herkesin patron olma isteğinde yatmakta. Arada teknikerler bulamıyoruz. İnsanlar çocuklarının mühendis olmalarını istiyorlar ama şu an piyasada bulunamadığı için teknikerler mühendislerden daha çok maaş almakta. O zaman ara eleman ihtiyacını karşılayacak şekilde üniversitelerinde desteği ile bu sorunu çözebiliriz. Üniversitelerin İnşaat Mühendisliğinden İnşaat mühendisleri mezun oluyor ama baktığımızda hiçbir tecrübeleri yok. Mühendislerin Üniversitelerde gerçek anlamda staj görmeleri istiyoruz. Hatta mühendis inşaat ustası gibi duvar örebilmeli, sıva yapabilmeli. Bu işlerin nasıl yapıldığını görmeli ki başkasına da yaptırabilsin. Ama bizde herkes patron, nasıl yapacaklar bu çocuklar? Bir inşaatta harç karmış mılar, bir tuğlayı üst üste koymuş mu veya demir bağlamış mı? İnşaat Mühendisliği fakültelerinde okuyan öğrencilerimizin uygulamalı bu dersleri geçtikten sonra sektörde yer almalılar. Duvarcının, sıvacının, betoncunun yanında kalarak işi öğrenmeliler. Bu çalışmalar Avrupa da Amerika da bu şekilde işlemekte. İnşaat sektöründe stajlar çok büyük önem taşımakta. Peki, bizde stajlar nasıl oluyor. Bir tanıdığınız varsa hemen ona başvurulur ve öğrenci staj alanına gitmeden bile bir telefonla stajını yapmış olabiliyor. Ondan sonra bu öğrencileri salıyoruz piyasaya ve onlarda iş bekliyoruz. Sonuçlarda herkesin malumudur. Bizlerin kentsel dönüşümden önce fikirsel, beyinsel dönüşümlerimizi gerçekleştirmemiz gerekiyor.
İnşaat Trendy: Ayhan Bey Beton sektörünün 2012 yılı büyüme hedeflerinden de bahsedebilir misiniz?
Ayhan Güleryüz: Hükümet her ne kadar % 3 ile % 5 arasında bir büyüme açıklasa da beton sektöründe ki 2012 yılı büyüme hedefini % 8 olarak öngörmekteyiz. Tabi Ocak, Şubat aylarında ki ağır kış şartları olumsuz olarak etkilese de bu veri bizi yanıltmasın. Hava koşullarının iyi gittiği bu günlerde tüm firmalar dolu dolu mesai yapmaktalar ve bu trend yıl sonuna kadar böyle gidecek diye düşünmekteyiz.
İnşaat Trendy: Türkiye’ye genel olarak baktığımız da kullanılan beton kalitesi değerleri hangi noktalarda?
Ayhan Güleryüz: Son yıllarda Türkiye de beton kalitesi arttı. Buna beton kullanım dayanım oranlarından bakmaktayız. Şu an İstanbul komple C30 beton kullanmakta. Tabi bu oranı İstanbul’dan doğuya doğru gittiğimizde ortalama C18’e kadar gerilediğini görüyoruz. Söz konusu bölgelerde de ortalamaların C30’lara kadar gelmesi gerekmektedir. Bu nasıl olacak. Türkiye de ki Hazır beton üreticileri senede 90 milyon m3 üretiyor ve bunun 60 milyon m3lük kısmı birliğimize üye. Geriye kalan 30 milyon m3lük kısmı da biz birlik çatısı altına almayı planlıyoruz. Bu konuda girişimlerimiz var. Çünkü onlarda gelirlerse önce THBB’nin kalite süzgecinde geçecekler. Yılda dört kere yapılan denetimler sonucunda kaliteli beton üretiyorlarsa sertifikalarını alıp tüketiciye daha güvenli beton arz edeceklerdir. Bizim bu konuya çok önem vermemiz gerekmekte. Çünkü şu an yapı malzemesi olarak betonun yerine ikame edilecek alternatif bir malzeme bulunmamakta.
Son olarak şunları söyleyebiliriz. Bizim toplumumuzda ev mefhumu kutsal bir kavram. Dolayısıyla insanımız güvenli, huzurlu bir ev ve yaşam ortamı aramaktadır. Tüketiciler ev alırken muhakkak müteahhidin hangi betonu kullandığını sorsunlar ve C30 olmasına dikkat etsinler. Kullandığınız beton üreticisi THBB ye üyemi? Çünkü herkes gidip ev alırken fayansına bakıyor, boyasına bakıyor, mutfağına bakıyor. Tamam, onlara da bakılsın ama mesela konutun taşıyıcı sistemi nasıldır, beton kalitesi nasıldır soruları ilk önce sorulması gereken asli sorulardır. Eğer binada C30 beton kullanılmamış, sistemi iyi değilse, müteahhidi bilinçli bir müteahhit değilse tüketici riskli bir binaya talip olmuş olabilir.
İnşaat Trendy: Ayhan bey teşekkür ederiz.
Ayhan Güleryüz:Rica ederim biz teşekkür ederiz.